dc.description.abstract | Uyuşmazlık, insanoğlu var olduğu sürece kaçınılmaz bir durumdur ve bizler toplumsal
yaşam içerisinde farklı alanlarda yaşadığımız anlaşamama halinde hukuki çözüm
yollarına başvururuz. Yargı organlarının bu görevi üstlenmesinin yanı sıra
uyuşmazlıkların çözümü için seçimlik nitelikteki alternatif çözüm yolları da mevcuttur.
Her hukuk sistemi içerisinde var olan bu alternatif yöntemler, Türk Hukuk Sistemi
içerisinde de mevcut olup, kullanılmasındaki amaç, daha az masraflı, daha kısa ve daha
kolay bir yöntem olmasıdır. Müzakere, kısa duruşma, uzlaşma, arabuluculuk vb.
sayılabilecek bu yöntemlerle ilgili hukuk sistemimiz içerisinde de olumlu mevzuat
değişiklikleri yapılmıştır. Bu değişiklikler doğrultusunda en fazla uygulama alanı bulan
yöntem ise arabuluculuktur.
Öncelikle iş hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda, sonrasında ise ticari uyuşmazlıklarda
zorunlu hale getirilen bu sistem son olarak tüketici uyuşmazlıklarında da dava şartı
olarak kabul edilmiştir. şimdi de aile hukuku açısından gündeme gelmiştir. Tarafların
aralarında yaşamış oldukları uyuşmazlığa ilişkin tarafsız üçüncü bir kişinin müdahalesi
doğrultusunda etkin bir çözüme ulaşmayı amaçlayan arabuluculuk sistemi, aile hukuku
alanında uygulanması noktasında bir hayli tartışmalara gebe kalmıştır. Tartışmaların
sonucunda ne karara varılırsa varılsın, adalet ve Türk halkı için hayırlısı olması esastır.
Bu hususta herkes üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmeli, gereken özeni
göstermelidir.
Bu çalışma içerisinde ilk olarak arabuluculuğa dair genel bilgiler verilecek,
arabuluculuğun tanımı, kökeni ve tarihsel gelişimi, özellikleri, arabuluculuk süreci ve
bu sürece hakim olan ilkeler üzerinde durulacaktır. Sonrasında ise asıl konu başlığımız
olan Türk Hukuku‟nda aile arabuluculuğu işlenecek, aile uyuşmazlıklarından doğan
davaların arabuluculuğa elverişliliği ele alınacaktır. | en_US |